Bugün öğleden sonra ofise gidip çalıştım; Pazartesi’ye yetiştirmem gereken bir iş var. İyi ki çalışmak için ofise gitme fikrini sonunda gerçekleştirebildim; evde sağlıklı çalışamıyorum doğrusu.
Sonuç olarak bugünkü çalışmamın karşılığında akşam bir film izlemeyi hak ettiğimi düşündüm ve bu kez fantastik filmler kategorisindeki filmlerden IMDB puanı sekize yakın olan bir filmi seçtim: A Little Princess (Küçük Prenses).
Yine güldüm, yine üzüldüm, yine hayran oldum, yine kızdım. Filmde iyi bir baba, iyi bir kız çocuğu, savaşın kötü havası ve sonuçları, zalim insanlar, kendi askerinin anısına ihanet eden sorumsuz hükümetler, küçük hayaller ve büyük mutluluklar var.
Filmde geçen “Tüm Kadınlar Prensestir” düsturu da ayrıca güzel. Paçavra da giyseler, tavan arasında da yaşasalar, tüm kadınlar prensestir; sadece bunu onlara hissettirecek, buna inanmaları için onlara güç verecek başka insanlara ihtiyaç duyarlar. Tek başına kaldığında her insan karamsarlığa bürünür. Hepimiz bilge olamayız ama inanıyorum ki bilge olsak bile yalnız kalamayız. Umarım hepimizin hayatında, erkek / kadın / çocuk / yaşlı fark etmez, bize değer veren ve bunu hissettiren insanlar olur. Aksi taktirde farkına bile varmadan biz de zalim olur çıkarız.