Merhaba. Sizinle iş arkadaşım İsa abinin bir anısını paylaşmak istiyorum.. Hepimizin hayatında bir büyüğünden duyup da “Vay arkadaş, hakikaten öyle!” dediğimiz mevzular olmuştur. Bu bir öğüt, ders çıkarılacak yaşanmış bir öykü ya da daha önce duymadığımız bir ata sözü olabilir… İsa abinin anısı ders çıkarılacak yaşanmış bir öykü sınıfına giriyor, gibi.
Dün öğleden sonra çevre esnafla bayramlaşmak için çarşıya indim. İşyerine vardığımda Ercan abi, Ercan abinin büyük oğlu, İsa abi ve ortak bir arkadaşları karşımda duruyordu. Ayak üstü, kısa bir hasbihalden sonra ben esnafla bayramlaştım. Sonra ofise döndüğümde etraflıca sohbet ettik. Gece Piraziz’e, zıpkınla balık tutmaya gideceklermiş. Beni de davet ettiler. Ben de “Kardeşim Uğur iyi gitar çalar!” dedim ve o anda kardeşim de geceye dahil oldu; İsa abi gitar dinlemeyi çok seviyormuş :)
İsa abiyle Uğur’u evden almak için yola koyulduk ama biraz erken çıkmışız; Uğur bahçede fındık topluyormuş ve işi bir buçuk saat sonra bitecekmiş. Biz de fırsattan istifade bir şeyler içmek için yeni açılan Orta Kahve‘ye gidelim dedik. Çayımızı, kahvemizi söyledikten sonra sohbet etmeye başladık.
Mekanda hep iyi giyimli, zengin görünüşlü insanlar vardı. Zaten dışarıda da lüks arabalardan oluşan bir konvoy yolun kenarına park etmiş, ilginç bir görüntü sergiliyordu. İster istemez gösterişten bahsetmeye başladık ve o sırada söz konusu anı aklına geldi İsa abinin;
Benim Hüseyin amcam da balıkçıdır babam gibi. Ben 14-15 yaşlarımdayken balığa çıkardık onunla. 6,5-7 metre düz bir balıkçı teknesi vardı; çınlık kayık deriz biz. Bir de komşumuz vardı, Serkan abi; o da balıkçı. Onun balıkçı teknesi 10 metre, iki katlı (altta kamarası var), direksiyonlu…
Ben merak ettim, amcama dedim ki: “Amca, yıllardır bu işi yapıyorsunuz, niye siz de böyle bir tekne almadınız?” Amcam dedi ki: “Bak oğlum, bizim evimiz var! Serkan abinin sıçmaya tuvaleti bile yok!”
Ben pek bir şey anlamadım ama başka soru da sormadım. Sonraları Serkan abilerin evine de gittik, bakıyorum, tuvalet var! Allah Allah, diyorum, Hüseyin amcam neden böyle söyledi ki, var adamların tuvaleti…
Neyse, gel zaman git zaman aradan on sene geçti, ben evlendim, çoluk çocuğa karıştım, geçim derdi sardı haliyle… Bir gün başka bir arkadaşla sohbet ederken bu sana anlattıklarım geldi aklıma. O zaman çakmak gibi çaktı beynimde Hüseyin amcanın neden öyle söylediği. Serkan abi kirada oturuyordu. Durduğu evde her ne varsa demirbaş, ona ait değildi; tuvaleti bile! Tabi bu arada ben de balıkçı oldum, çıktım; artık hangi tekne ne kadar mazot yakar, kaç kilo balık alır, nasıl tasarruf edilir öğrendim. Hüseyin amcamın teknesi burdan küçük adaya üç lira yakıyorsa Serkan abininki on lira yakıyordu. O da en fazla bizim aldığımız balığı alabiliyordu. Onun mazotuyla biz üç kez gidip gelebilirdik anlayacağın. Bizim derdimiz ekmek parasıydı, ne lüks, ne gösteriş.
Ne öğrendim?
- Önceliklerimi iyi belirlemeliyim.
- Harcamalarımı amacım doğrusunda minimum düzeyde tutmalıyım.
Okuduğunuz için teşekkürler :)