Hayatım Bir Şiirdir Benim

Geçen sene yazdığım bir şiirle başlıyorum bloglamaya.

Bu şiirden sonra artık biliyorum ki sevdiğim kız yanıma gelip bana malum soruyu sorarsa ona gerçekleri söyleyeceğim :)

Hayatım Bir Şiirdir Benim

Hayatı şiir gibi yaşadım diyemem
Ama yaşadığım hayat bir şiirdir benim
Acısıyla, tatlısıyla hiçbir gününü ıskalamadan yaşadım
Yirmi üç yıl bir fiil yaşlandım

İlkokuldan öncesini pek hatırlayamıyorum
Sonrasını da iyi hatırladığım söylenemez ya
Bazı anlar dün yaşanmış gibi
Kimisi karnıma kramplar sokuyor
Kimisi gülmekten gözlerimi yaşartıyor

İlkokul demek, Zeynep demektir benim için
Daha o zamanlar dim dik ayakta durabilen
Kişilik sahibi bir kızdır Zeynep
Bense üniversiteyi bitiriyorum ama hala çocuğum
Kişiliğim oturmuş, evet!
Ama tam da hayatımın üstüne..

Üçüncü sınıftaydık galiba, emin değilim
Ama öğretmenimiz ve müdürümüz Zafer Taner,
Allah rahmet eylesin, iyi niyetli, çalışkan biriydi
O gün bize dans etmeyi öğretecekti
Herkes gırgır, şamata birbiriyle eş oldu

Ben Zeynep’e bakıyordum, O Tarık’a bakıyordu
Onlar dans etmeye başladılar ben öylece kaldım
Duyamıyordum artık kimseyi, kafam bir dünya
Sırama oturdum, yumruk yumruk ellerim yanaklarımda
Hıçkırıklarıma mani olamadan ağladım

Öğretmenim yanıma gelip kollarımdan tuttu sıkıca
“Niye ağlıyorsun?” dedi
Ben “Ben zeynep’le dans etmek istiyorum” dedim
Ve yine hıçkırıklara boğuldum
Canım öğretmenim, dayanamadı
Tuttu Zeynep’i kolundan ikimizi eş yaptı
Zeynep sıkkındı “Üff, tamam! Gel!” dedi elimi tutarken
Ağlamıyordum artık ama hıçkırıklarıma da mani olamıyordum
Sevdiğim tek varlığın kollarındayken

Bana en ufak bir sevgi duymadı Zeynep, ilkokul boyunca
Bir keresinde saçıma şekil vermek istedi sadece
Düşünmeden kabul ettim
“Nasıl birşey yapacaksın?” dedim, O saçımla oynarken
“Tavuk götü!” dedi
Şimdi gülüyorum ama o zaman hiç de komik gelmemişti

Beşinci sınıf bitmek üzereyken, kimin kimi sevdiği dert oldu herkese
Kızlar dedikodu yaptılar, erkekler eşlik ettiler
Kızlar altın kesesi, erkekler çöp tenekesi misali
Şu bunu seviyor, ben onu..
“Sen kimi seviyorsun?” dediler bana da
Kime söyledim bilmiyorum ama, “Zeynep!!” deyivermişim bir ara

“Zeynep, Tarık’ı seviyor!” dediler..
Ön dişlerimin arası açıktır benim, kendimi bildim bileli
Yalancı olurmuş böyleleri
Her halde bu yüzden tek ayak üstünde kırk yalan söylerdim
Kimse şüphe etmezdi bile, destekli sallardım doğrusu
“Ben bizim Zeynep’i sevmiyorum ki zaten..
Benim sevdiğim Zeynep İstanbul’da yaşıyor!”

Bir-iki yaşlarımdayken, o da bir kere İstanbul’a gitmişim
Tabii bunu lisedeyken annemden öğrendim
Ama Mustafa amcam İstanbul’da yaşıyordu
Kuzenlerim vardı bir sürü, bir keresinde bize de gelmişlerdi
Bildiklerim bu kadardı aslında ama yalan söylemek çok kolaydı
Aksini ispatlayamazlardı ki
Hele bir denesinler!!
Ne kuzenlerimi eksik bırakırdım hikayemde, ne amcamı ne de yengemi
Seker almaya gittiğimiz bakkala varana kadar anlatırdım her anı
Hayalimde yaşayarak anlatırdım hem de, sonra bir karışıklık olmazdı böylece
Ya inanırlardı körü körüne, başkalarına anlatırlardı
Ya da sıkılır inadı bırakırlardı, ikisi de birdi benim için
Şimdi sahip olamadığım bir inadım vardı o zamanlar

Ama bilemezdim o inadın bugün beni üzebileceğini
Birgün bizim mahalleye geldi biri
Bizim mahallemizde epi topu beş tane ev vardır, gerisi tarla, bağ, bahçe
Kimse gelmez buraya ara sıra yoldan geçenler dışında
Ama o gün biri sırf benim için geldi, hem de gelen Zeynep’di..
Okul bitmişti artık, yaz tatili gelmişti
Sonra Zeynep geldi, bana bir soru sormak için:
“Ömür! Sen beni mi seviyorsun?”

“Evet!! Binlerce, milyonlarca kez evet!!
Ben seni seviyorum..
Yeni değil, seni gördüğüm ilk andan beri seviyorum
Gece uyumadan önce seni düşlüyorum
Ertesi gün seni yeniden görebilmek için uyanıyorum
Seni, bana verebileceğin küçücük bir damla sevgiden başka
hiçbir şey beklemeden, tüm kalbimle seviyorum..
Ve seveceğim bir ömür boyu..”
diyemedim ona, ama sevdim bir ömür boyu..
Hala ona duyduğum sevgiyi hatırladığımda
Tertemiz yüreğimde taşıdığım küçücük aşkımın sıcaklığını duyuyorum
Karşılıksız aşkımın girdabında döne döne büyüdüğümü anlıyorum

Bu bir lanetti belki de, yalanlarımın cezasını cekiyor olabilirim
Çünkü ancak ceza denebilir buna;
En samimi yıllarım, en heyecanlı yıllarım..
Bugüne kadar yaşadığım hayatım boyunca yalnızdım ve bugün de yalnızım

“Hayır seni değil ki..
Ben seni sevmiyorum ki..
Ben..
Ben İstanbul’daki Zeynep’i seviyorum
Kuzenim tanıştırmıştı..
Bunun için mi geldin?”

“Yok, hayır.. Osman’ların yanına geldik,
Bizim oraya taşınacaklar da, annesi akrabamız..
Gelmişken sana bir bakayım demiştim..
Neyse, sonra görüşürüz..”

“Görüşürüz..” dedim ve koşmaya başladım
Şimdi izlediğim bazı filmlerde çok seven ama
Sevdiğinden uzaklaşmakta olan biri için çalan müzik
O an içimde çalmaktaydı
Yokuş aşağı koşarken, ayaklarımla kıçımı tekmeliyordum
“Niye yalan söyledim ki?!
Doğruyu söylesem ne olacaktı ki?”

Bu soruların cevabını hiçbir zaman öğrenemeyeceğim..

Daha sonra Zeynep’le pek konuşmadık..
Ara sıra uzaktan gördük birbirimizi..

Kaderin bir cilvesi oldu ortaokula başlarken..
Komşumuzun kızı Sevda,
Mehmet Akif’e kayıt yaptırmış benden önce, sabahçı olmuş
Ben öğlenci olmuşum
Annemle babam “Sevdayla birlikte gitse iyi olurdu”
dediler ve babam güç bela beni sabahçı yaptı
Biz de Sevda’yla birlikte gidip geldik okula

Birgün öğle civarı eve giderken Zeynep’le karşılaştım
Merhabalaştık.. Ve o gün öğrendim ki aslında onunla aynı sınıftaymışız
İlk haftalar benim ismimi de yoklamada söylemişler
O beni beklemiş ama ben gelmemişim

Aynı okulda, birbirimizin yüzünü görmeden okuduk
Ben okul bitince hemen eve dönerdim
Çünkü ilk kez şehir görmüştüm, korkuyordum
Zaten bir simit param oluyordu,
Hoş param olsaydı da harcamayı hiç öğrenmemiştim
Bazen para biriktirirdim..
Yeterince biriktirince de anneme verirdim..
O da “Aferin oğlum!” derdi..
Acaba sınıfımı değiştirmeseydim nasıl olurdu?

Bu sorunun cevabını da hiçbir zaman öğrenemeyeceğim..

Sevdiğim kızlar genellikle benden uzunlardı
Hepsi olabildiğince zekilerdi
Hiçbir zaman öylesine birine aşık olmak istemedim
Yanımda olmasını istediğim sevgili
Asla vazgeçmek istemeyeceğim biri olmalıydı

Sonunda hiçbiri beni sevmedi
Ben fasulyeden biriydim onlar için
Ne bir erkek, ne de bir arkadaş
İdare ettikleri bir zavallı sadece

Şimdi de kimseyi taşıyabileceğime inanmıyorum
Hala çocuğum ben
Biraz tombul, seyrek sakallı, güzel gözlü bir çocuk
Güzel hayalleri olan,
Mutluluk masallarıyla kendini kandıran
Herşeyi yapmak isteyen ve hiçbir şey yapamayan
Hevesli ama iradesiz bir çocuk..

Bir gün önce veya yıllar önce yaşadığım olayları
Sözcükleri değiştirerek yeniden yaşıyorum
Kararları değiştirerek yeni geçmişler yaratıyorum kendime
Yeni pişmanlıklar ekliyorum şiir gibi yaşayamadığım ama şiir olan hayatıma

Güzel başlayıp güzel bitirmek istemiştim yazacaklarımı
Ama yazdıkca, kazıldı içimdekiler
Kazdıkça gün yüzü gördü içimde kıvranan acılarım
Onları seyrederken anlıyorum şimdi
Kendimi mutlu sanıyordum
Oysa ne çok kırgınmışım

Baba olmayı çok istiyorum..

Ömür YANIKOĞLU
23.03.2009